26 Mart 2009 Perşembe

Durumlar

İlk durum

yok oldum birden. hiç vaktimi almadı ama o kadar da umudumu götürdü. kalsaydım farklı ne olurdu. Bunu da düşünmek istiyorum bazen ama kafamın içindeki cüceler buna müsaade etmiyor. istediklerim elimde olanlardan fazla değil. yinede sadece cüceler var. mavi ve tembel cüceler. şirinler değil. cüceler. Hiç de şirin değiller zaten sadece küçükler.

Diğer durum

burada nadiren de olsa günler huzurlu geçebilirdi. tek yapmamız gereken gözlerimizi kapayıp başka bir yerde olduğumuzu hayal etmekti. tavşan dede bize şeker getirirdi bazen. yüzlercesi bile dişlerimizi çürütemezdi. büyülü şekerlerdi bunlar. şimdi büyüyünce tadı aynı gelmiyor. biraz daha ekşi biraz daha acı. ama hala dişlerimiz çürümüyor. büyülü bu şekerler. tavşan dedede hala ölmedi onunda büyülü olması muhtemel. hala çok yaşlı ama 30 yıl öncede çok yaşlıydı. birde mavi karganın söylediği şarkılar var. geceleri karanlıktan korkan çocukları avuturdu mavi karga. sesi çok güzeldi. sarı göldeki perinin sesini bilir misiniz?ondan bile daha güzel.

Son durum

Bugün yaşanmaması gereken şeyler yaşadım. Ölüm kadar acı aslında ama insanın boğazında düğümlenmiyor. Hani cücelerim vardı ya, işte onlar mavi kargayı avlamaya çalıştılar bugün. Onlar oklarını fırlattıkça mavi karga oradan oraya uçup durdu. Sonra çok yoruldu mavi karga. Cücelerinse daha yüzlerce oku vardı. Daha fazla kaçamayacağını anladı. Bir dala kondu sonra. Oklar o kadar yakınından geçiyordu ki mavi karganın… Yinede hiç kımıldamıyordu.
Sonra birden şarkı söylemeye başladı. Tıpkı geceleyin çocuklara söylediği ninniler gibi. Ama bu sefer çok daha dokunaklıydı söylediği. Son bir ölüm ninnisiydi belki onun için. Sonra ne olduysa birden cücelerin okları kesildi. Hepsi ağlamaya başladı karganın söylediği şarkıya. Aralarında üç yüz yıldır ağlamayanlar vardı belki de. Şimdiyse hepsi birden ağlıyordu. O kadar çok ki hem de… Gözyaşlarından bir göl oluştu orda. Sonraki olaylar ise garip. Belki ben öyle istediğim için öyle görmüş olabilirim. Cücelerin, etraflarında oluşan gölde eridiklerini gördüm. Hayır, boğulmuyorlardı, göl yükseldikçe onlarda suya karışıyorlardı. En sonunda tamamen yok oldular. Gölün içinde balıklar gördüklerini söyleyenler oldu. Cücelerin balığa dönüştüklerine inanıyorlardı. Bazılarıysa onların sadece boğulduklarını, suyun onları yuttuğunu düşünüyordu. Gerçeği sanırım hiç kimse bilemeyecek. Gerçek kimilerine göre “Cüce Göl” kimilerine göre ise “Gözyaşı Gölü”nün sularında. İşte cücelerimi böyle yitirdim bugün. Üzülmüyorum. Aklımı sürekli karıştırıyorlardı. Ama yine de seviyordum onları. Her ne kadar şirin olmasalar da şirinler gibi maviydiler. Ve sadece benimdiler. Yokluklarında aklımı daha iyi kullanabilirim. Düşüncelerimi daha iyi yönlendirebilirim. Ama belki bir gün özlerim onları. Belki birgün…

Hiç yorum yok: