27 Şubat 2009 Cuma

tuhaf hikayeler :1-- Haz

Çok fazla olmadı. Üç gün öncesi pazartesiden bahsediyorum. Gördüğüm şeyler hayal gücümle yaratamayacağım kadar saçma, rüyalarımda göremeyeceğim kadar deliceydi. İnanmak istemedim bir an ama her şey o kadar canlı ve gerçekti ki inanmamak için aptal olmak gerekirdi. Yürüdüğüm yollardan hiç araba geçmediğini fark ettim önce. Zaten çok kimse araba kullanmaz bu şehirde. Belki de nüfusun onda birinde bile araba yoktur. Ama o gün saatlerce araba geçmedi o yoldan. Gördüğüm tek tük bitkilerden ve bir iki kuştan başka canlı da görmedim bir süre. Ama ilerledikçe çok kötü bir şeye yaklaştığımın farkındaydım. Bir müddet sonra ilerde bir topluluğun bir şeyler yaptığını fark ettim. Bir şeyler yaparak yavaşça ilerliyorlardı. Bir panik havası var sanki orada. Onlara yaklaşmak için biraz daha hızlandım. Ve yeterince yakınlarına geldiğimde hiçbirinin üzerinde kıyafet olmadığını gördüm. Ama asıl beni ürperten konu vücutlarında fark edilen, çok büyük olmayan yaralardı. Gruba iyice yaklaştığımda orada neler döndüğünü tam olarak kavrayabildim. Orada bulunan herkes birbirini yiyordu. Kimse kimseyi engellemiyor, sıradan bir homurtu dışında ses çıkarmıyorlardı. Birbirlerinin kollarını, bacaklarını, sırtlarını ısırarak ağızlarında ki parça bitene kadar yürümeye devam ediyorlar ve başkalarının da kendilerini gelip ısırmalarını bekliyorlardı. Grubun içinden bazılarının beni gördüğünü fark ettiğimde bunu yapmak istedim, ama beynim bir türlü ayaklarıma koş emrini vermiyordu. Beklide beni görenlerin bir tepki vermemesinin verdiği rahatlıkla geriden onları takip etmeye başladım. Nereye gittiklerini nerede duracaklarını bilemiyordum. Sadece anlamsız bir takip isteğiyle onların peşinden yürüyordum. Çok geçmeden içlerinden birinin yavaş yavaş dengesini yitirmeye başladığını gördüm. Sallandı sallandı ve yere düştü. Hala gruba eşlik etmeye çalışıyordu ama. Kimse onu kaldırmaya çalışmadı. Herhangi birinin o yere düşenin farkına vardığından bile emin değilim. Son bir güçle yanından geçmekte olan birinin bacağına sarıldı. Tuttuğu hiç oralı olmadı. Sanki bacağında birini taşımıyormuş gibiyi. Bacağındaki o yürüdükçe sürünüyordu ardı sıra. Yaptığı son şey tuttuğu bacaktan son bir ısırık almak oldu. Ağzına göre bir lokma koparmayı başarınca tuttuğu bacağı bıraktı en sonunda ve yerde öylece kaldı. Daha sonra hareket ettiğini görmedim. Grup oradan uzaklaşınca yerde yatanın yanına yaklaştım. Genç bir kızdı. Bembeyaz bir teni ve gerçek kızıl saçları vardı. Çok fazla ısırılmıştı. Taze vücudunda çok fazla yara izi vardı ve buna daha fazla dayanamayıp vazgeçmişti. Ölmüştü. Ama yüzünde şu anda size anlatmakta zorlanacağım garip bir mutluluk vardı. Yüzümü ani bir kıskançlık duygusu kapladı. Ben hayatımda hiç bu kadar mutlu olamamıştım. Bu kız nasıl bu kadar mutlu olabilirdi. Birden beynimin için bir uğultu yankılanmaya başladı ve gitgide yükselerek dayanılmaz bir hal aldı. Sebebini bilmiyordum. Gruba baktığımda bir hayli uzaklaşmış olduklarını gördüm. Ayağa kalkıp onları takip etmeye devam etmek istedim ama bacaklarımın son derece uyuşmuş olduklarını hissettim. Bacaklarımdan başlayan bu uyuşukluk bütün vücudumu sardı sonra. Beynimdeki uğultu ve bedenimdeki uyuşukluk o kadar çok acı veriyordu ki bana bunun yerine ölmeyi bile tercih edebilirdim. Daha sonra her nasıl olduysa ayağa kalkmıştım bir şekilde. Ama bu sefer bunu ben istememiştim. Beynim kendi kendine kararlar alıp vücudumu yönetmeye başlamıştı.daha sonra gruba doğru koşmaya başlamıştım. Bunun çok tehlikeli olduğunu biliyor ama engel olamıyordum kendime. Biraz ilerde başka bir kadının daha dayanamayıp öldüğünü gördüm. O da çok fazla yara almıştı. Koşarak geçtim yanından. Gruba iyice yaklaşmıştım. Birden durup soyunmaya başladım. Beynimin beni de o grubun içine sokmayı planladığını anladım. Yaptıklarıma hiçbir şekilde engel olamıyordum. Bu durumdan kurtulmamın hiçbir yolu yok gibi görünüyordu benim için. En sonunda bir şekilde o grubun içinde buldum kendimi. Hatta bir anda o kadar çok saldıran olmuştu ki, vücudumda onlarca yara açılmıştı bile. Her yerimden kanlar akıyordu ama vücudumun her yeri uyuşuk olduğu için hiç acı hissetmiyordum. Şimdiyse sıra bendeydi. Bu yapılan şey her ne amaçla yapılıyorsa şimdi benim yapmam gerekiyordu. Önümdeki kadının sırtına diktim gözlerimi. Zayıf sayılmazdı. Ama yinede çok alımlı bir kadındı. Bembeyaz teni kıpkırmızı yaralarla kaplıydı. Ve en sonunda yapabildim ısırdım onu. Büyükçe bir parça kopardım. Ve çiğnemeye başladım. O an yaşadığım hazzı anlatabilmem imkansız. Çok büyük bir mutluluk yaşıyordum. Öyle ki bir dahaki ısırık için sabırsızlanıyordum. Ve inanması güç ama her ısırıkta aynı şeyi yaşadım. Grup gittikçe azalıyordu. İlk başta sadece kadınlar düşüyordu ama yavaş yavaş erkekleri de kaybetmeye başlamıştık. Güneş yavaşça batmaya başladı daha sonra. Bu bütün grupta sebebini bilmediğim bi tedirginliğe sebep oldu. Ama bu çok rahat anlaşılıyordu. Kopardığımız parçaları daha hızlı çiğniyor ve çok geçmeden hemen yenisini alıyorduk. Güneşin kaybolmasına dakikalar kala grup durdu birden. Herkes olduğu yere çöktü sonra ve bende dahil olmak üzere hepimiz hüngür hüngür ağlamaya başladık.
Feryat figan ağıtlar yakılıyordu. Bir müddet sonra hava tamamen kararınca canımın yanmaya başladığını hissettim. O zaman anlamıştım güneşin batmasına neden bu kadar çok üzüldüğümüzü. Artık her şeyi hissedebiliyordum. Çok acı çekiyordum ve üşüyordum aynı zamanda. Yavaş yavaş hareketlerimi kontrol etmeye de başlamıştım. Kendime geliyordum artık. Sonra birden herkes ayağa kalkıp farklı yönlere koşuşturmaya başladı. Çok geçmeden hepsi gözden kayboldu. Çok şaşırmıştım. Sonra bende ayağa kalktım zorlanarak. Kıyafetlerimin olduğu yere kadar yürümeyi başardım. Ama ilginç bir şey vardı düşenlerin hiçbirine rastlamadım yolda. Üstüme birkaç bir şey giydikten sonra kendimi kaybetmişim. Uyandığımda hala güneş doğmamıştı. Garip bir huzur vardı içimde. Dikkatimi başka bir şey çekti. Kıyafetlerimin tamamı kanla kaplı olmasına rağmen vücudumdaki yaralardan eser yoktu.hepsi kapanmıştı. Yok olmuştular resmen.

Belki biraz zaman geçince olanları anlamaya gücüm yeter. Belki bir gün tekrar o grup beni içine çeker. Sizler de anlamakta güçlük çekebilirsiniz ama inanın bana o haz, o mutluluk çok farklıydı. İnsan tekrar yaşamak istiyor. Şu anda o gün orada ne yaşadığım hakkında en ufak bir fikrim yok. Belki bir daha ki sefere.

Hiç yorum yok: